Portekizce içindeki em ne anlama geliyor?
Portekizce'deki em kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte em'ün Portekizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Portekizce içindeki em kelimesi içinde, içerisinde, -a, -e, -de, -da, -da, -de, -e kadar, dilinde, halinde, içerisinde, bakımından, -de, da, perdesinde, -da, -de, ME, -de, -da, üstüne, üzerine, üstünde, üzerinde, evinde, MS (Multipl Skleroz) hastalığı, üstünde, üzerinde, -de, -da, -a, -e, üzerine, üstüne, -a, -e, kenarında, kıyısında, genelinde, üstüne, arasından, üstüne, üzerine, içinde, gemi mühendisi, makina mühendisi, maden mühendisi, ile ilgili, üzerinde, iken, yaparak, konumunda, alanına, -a kadar, içine, şekline, biçimine, içinde, bölü, asılı, üstüne, üzerine, üstüne, üzerine, üzerinde, yönünde, yönüne, -de, -da, olarak, -de, -da, eklenmiş olarak, üzerinde, -e, -a, olmak, -de, -da, -a, -e, oluşturan, altında, -de, -da, oranında, -ü, -u, -i, -ı, -e, -a, -de, -da, evde, göreve, karşı, ters, yüzükoyun yatmış, yanan, yanmakta olan, nesli tükenmek üzere olan, nesli tehlikede olan, yıkık dökük, harap, viran, dengesiz, konserve, uyum/ahenk içinde olan, uyum gösteren, toz halinde, toz, tamamen bozulmuş/darmadağın olmuş, aşağı doğru olan, ileriye doğru, birazdan, az sonra, yakında, belirli/düzenli aralıklarla, belirli zamanlarda, periyodik olarak, konuşmadan, sessizce, bundan böyle, beklemede, çok düşündürmek, pizza, parça, uzmanı/delisi, enfiye, İşletme Mastırı, MBA, sergigrafi, tembel kimse, ev ofisi, konserve yiyecekler, yönünde, -e doğru, ilerleme kaydetmek, ilerlemek, uygulamaya koymak, başını derde sokmak, askıya almak, harekete geçmek, hızla koşmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
em kelimesinin anlamı
içinde, içerisinde(dentro) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Deixei o teu livro no carro. Kitabını arabanın içinde bıraktım. |
-a, -epreposição (para) (bir yere) Ele entrou no quarto depois que você saiu. Sen gittikten sonra odaya geldi. |
-de, -dapreposição (yer) Moro em uma pequena cidade na France, mas minha família mora em Londres. Vou te levar na minha loja favorita no centro da cidade. |
-da, -de(zaman) Vou embora em março. Mart'ta buradan ayrılacağım. |
-e kadarpreposição (zaman, süre) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Liga-me de novo em dois dias. Beni iki gün sonra tekrar ara. |
dilindepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ela falou comigo em espanhol. |
halindepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) O prato estava em pedaços no chão. ⓘEsta frase não é uma tradução da frase em inglês Tabak, parçalar halinde yerde duruyordu. |
içerisindepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) A resposta está no escopo normal. |
bakımındanpreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Houve um declínio nas matrículas no último trimestre. |
-de, dapreposição Você leu isso num livro? |
perdesindepreposição (müzik) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Se você conseguir tocar em fá, eu consigo cantar. |
-da, -de(alanında) Ela trabalha com marketing. Pazarlama alanında çalışmaktadır. |
ME(encefalomielite miálgica) (kısaltma) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O paciente sofreu uma EM que causa fadiga crônica. |
-de, -dapreposição (yer) Ele está em casa agora mesmo. Kendisi şu an evde. |
üstüne, üzerinepreposição (em + o(s) = no(s), em + a(s) = na(s) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ele subiu na cadeira para alcançar as prateleiras superiores. Yüksekteki raflara yetişebilmek için sandalyenin üstüne çıktı. |
üstünde, üzerindepreposição (no topo de) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Anna subiu uma escada para chegar no telhado. |
evindepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
MS (Multipl Skleroz) hastalığı(esclerose múltipla) |
üstünde, üzerindepreposição (em cima) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Seus livros estão em cima da mesa. Kitap masanın üstünde. |
-de, -dapreposição (em + um) Ela está numa reunião. Kendisi şu an toplantıda. |
-a, -epreposição Ele entrou em problemas por causa de seus comentários desagradáveis. Hoş olmayan sözler söyleyerek başını derde soktu. |
üzerine, üstünepreposição (sobre) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) O pintor aplicou o pigmento na tela. Ressam, boyayı tuvalin üzerine sürdü. |
-a, -epreposição (contra) O carro dele bateu numa árvore. Arabasıyla ağaca çarptı. |
kenarında, kıyısındapreposição (localidade) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Eles compraram uma casa nova no lago. Göl kıyısında (or: kenarında) ev aldılar. |
genelindepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) A mutação genética é encontrada em várias populações. |
üstünepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ela bateu nele na cabeça e fugiu. |
arasından
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Três em dez pessoas preferiram chocolate ao leite em vez de meio-amargo. |
üstüne, üzerinepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Coloque a tampa na panela e ferva por cinco minutos. Kapağı tencerenin üzerine koy ve beş dakika kaynat. |
içindepreposição (condição) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) A casa está em chamas. Ev alevler içinde. |
gemi mühendisisubstantivo masculino (engenheiro marítimo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Joana trabalha como EM num navio de pesquisas no Oceano Pacífico. |
makina mühendisisubstantivo masculino (engenheiro mecânico) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tomás é EM na fábrica. |
maden mühendisisubstantivo masculino (engenheiro de mineração) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Fred é EM na mina. |
ile ilgilipreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Tem algo na voz dele que me deixa nervoso. |
üzerindepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Meu cão sempre senta na minha cadeira e pede por sobras. |
ikenpreposição (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) A maior habilidade do outro time nos deixou em desvantagem. |
yaparakpreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Saímos em boa velocidade |
konumundapreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Você tem de ver a casa em sua melhor fase. |
alanınaadvérbio (görüş, vb.) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) O carro está entrando na visibilidade. |
-a kadarpreposição (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Estamos bem na última fase do nosso projeto. |
içinepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Você entrou em um acordo formal quando assinou. |
şekline, biçiminepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) A casa caiu em degradação. O carro entrou no campo de visão. |
içindepreposição (tempo) (ayın, vb.) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Estamos bem no mês de maio. |
bölüpreposição (matemática: divisão) (matematik) Quatro subdividido em doze é três. |
asılıpreposição (üzerinde) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
üstüne, üzerinepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
üstüne, üzerinepreposição (yaranın, vb.) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
üzerindepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
yönünde, yönünepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
-de, -da(trende, arabada, vb.) |
olarakpreposição (üye, vb.) Minha mãe participou do júri de um julgamento por assassinato. |
-de, -dapreposição (televizyon kanalında, vb.) O que vai passar no Canal 4 hoje à noite? |
eklenmiş olarakpreposição (base) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
üzerindepreposição (responsabilidade) (sorumluluk, vb.) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
-e, -apreposição (yaklaşmak, vb.) |
olmakpreposição (fazendo uso) (diyette, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
-de, -dapreposição (televizyonda, radyoda, vb.) |
-a, -epreposição Foi quebrado em pedaços. |
oluşturanpreposição Há cem centímetros em um metro. |
altındapreposição (sınıflandırma) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Em que devo registrar esses recibos? |
-de, -dapreposição (bir konuda beceri) Não sou bom em xadrez. |
oranında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) As emissões de CO2 reduziram-se em 5% nos últimos três anos. |
-ü, -u, -i, -ıpreposição (günü, gecesi, vb.) Eu sempre saio para correr aos domingos. Vamos ao cinema na terça-feira. |
-e, -apreposição (yönelme) O lutador levou um soco na mandíbula. |
-de, -dapreposição (bir yerde) Você esteve no pub ontem à noite? |
evdelocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Infelizmente o George não está em casa neste momento. |
görevelocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ela entrou no poder por uma grande maioria. |
karşı, ters(em oposição a) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Kaleler sahanın karşı uçlarında bulunuyordu. |
yüzükoyun yatmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) O líder supremo inspecionou seus súditos enquanto eles ficavam inclinados diante dele. |
yanan, yanmakta olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
nesli tükenmek üzere olan, nesli tehlikede olan(em perigo de extinção) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) O rinoceronte preto está em extinção. |
yıkık dökük, harap, viran(dilapidado) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
dengesiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
konserve(yiyecek, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
uyum/ahenk içinde olan, uyum gösteren(em harmonia) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
toz halinde, toz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
tamamen bozulmuş/darmadağın olmuş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
aşağı doğru olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A trajetória descendente do homem em queda foi interrompida pelo toldo da cafeteria. |
ileriye doğru
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Fred caminha adiante, determinado a alcançar seu destino. |
birazdan, az sonra, yakında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Eu só preciso fazer uma ligação rápida; estarei com você brevemente. |
belirli/düzenli aralıklarla, belirli zamanlarda, periyodik olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
konuşmadan, sessizce
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bundan böyle(formal) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
beklemede
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nossos planos de casamento estão suspensos por enquanto. |
çok düşündürmek(fig, êxtase, enlevo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
pizza
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Os estudantes pedem duas pizzas toda sexta-feira à noite. Öğrenciler her Cuma akşamı iki pizza ısmarlıyor. |
parça(sergilenen şey anlamında) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Olha aquela escultura! Que beleza de peça. |
uzmanı/delisi(anglicismo) (bir konunun) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sendo uma nerd dos computadores, o trabalho com a grande companhia de tecnologia era ideal para Brigite |
enfiye
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
İşletme Mastırı, MBA(abreviatura, estrangeirismo) (kısaltma) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sergigrafi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tembel kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Você está ficando sedentário. Devia fazer algum exercício! |
ev ofisi(anglicismo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
konserve yiyecekler
|
yönünde, -e doğru
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Vá para o Capitol e vire à esquerda na rua 8. |
ilerleme kaydetmek, ilerlemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
uygulamaya koymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Várias novas medidas de segurança foram implementadas depois do esfaqueamento recente no campus. |
başını derde sokmak(BTA, ser punido por fazer algo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
askıya almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) A construção do novo shopping center foi suspensa durante a crise de crédito. |
harekete geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Não podemos simplesmente ignorar a situação - precisamos agir. |
hızla koşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Eu o vi correndo pela rua essa manhã tentando não perder o ônibus. |
Portekizce öğrenelim
Artık em'ün Portekizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Portekizce içinde arayabilirsiniz.
em ile ilgili kelimeler
Portekizce sözcükleri güncellendi
Portekizce hakkında bilginiz var mı
Portekizce (português), Avrupa'nın İber yarımadasına özgü bir Roma dilidir. Portekiz, Brezilya, Angola, Mozambik, Gine-Bissau, Cape Verde'nin tek resmi dilidir. Portekizce, 215 ila 220 milyon anadili ve 50 milyon ikinci dil konuşanı olmak üzere toplamda yaklaşık 270 milyona sahiptir. Portekizce genellikle dünyada en çok konuşulan altıncı dil, Avrupa'da üçüncü sırada yer alır. 1997'de kapsamlı bir akademik çalışma, Portekizce'yi dünyadaki en etkili 10 dilden biri olarak sıraladı. UNESCO istatistiklerine göre, Portekizce ve İspanyolca, İngilizce'den sonra en hızlı büyüyen Avrupa dilleridir.