İngilizce içindeki skim ne anlama geliyor?
İngilizce'deki skim kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte skim'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki skim kelimesi üzerinden geçmek, kaymağını almak, kaydırmak, kaymak, (metin, vb.) gözden geçirmek, göz gezdirmek, aşırmak, yürütmek, hoplamak, zıplamak, gitmemek, ip atlamak, atlamak, atlamak, geçmek, sınıf atlamak, sekme, sekerek yürüme, sıçrama, sıçrayış, büyük çöp bidonu, teklemek, sekerek sıçramak, kaçmak, sektirmek, şöyle bir okumak/göz gezdirmek, üstüne çıkmak, göz gezdirmek, yağı alınmış süt anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
skim kelimesinin anlamı
üzerinden geçmektransitive verb (glide over) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The swan finally took off, skimming the surface of the water for several yards. |
kaymağını almaktransitive verb (milk: remove surface) (süt) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The dairymaid skimmed the milk. |
kaydırmaktransitive verb (throw: bounce along surface) (su üzerinde, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I spent hours trying to skim stones across the surface of the lake. |
kaymaknoun (thin coating) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) There was a skim of slime on the surface of the pond. |
(metin, vb.) gözden geçirmek, göz gezdirmektransitive verb (a text) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
aşırmak, yürütmektransitive verb (figurative (money: steal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Josh was found guilty of skimming money from the business. |
hoplamak, zıplamakintransitive verb (jump lightly) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The little girl skipped happily down the street. |
gitmemektransitive verb (not go to) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I skipped the meeting because I was too busy. Oğlunun bütün hafta okulu astığını veli toplantısında öğrendi. |
ip atlamakintransitive verb (UK (game, sport: jump rope) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The children skipped and played hopscotch on the playground. |
atlamaktransitive verb (omit) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) My advice is to skip the second course, and leave room for the fish. Menüdeki ikinci yemeği atlayıp balığa yer bırakmanı tavsiye ederim. |
atlamak, geçmektransitive verb (pass by) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He skipped three chapters in the book. Kitapta üç bölümü okumadan atladı (or: geçti). |
sınıf atlamaktransitive verb (US, figurative (education: omit a grade) (okul) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) My parents would not let their child skip third grade. |
sekme, sekerek yürümenoun (bouncing walk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) She walked with a light skip, like a young girl. |
sıçrama, sıçrayışnoun (ricochet) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The child watched the skips of the rock across the surface of the water. |
büyük çöp bidonunoun (UK (large refuse container) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The man tossed some rubbish into the skip. |
teklemekintransitive verb (misfire) (motor, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The engine skips sometimes when it's cold. |
sekerek sıçramakintransitive verb (ricochet) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The rock skipped on the ground three times. |
kaçmaktransitive verb (figurative (avoid) (mecazlı) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) When driving around here, it's hard to skip all the holes in the road. |
sektirmektransitive verb (make ricochet) (taş, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) She skipped flat stones on the surface of the pond. |
şöyle bir okumak/göz gezdirmekphrasal verb, transitive, inseparable (figurative (treat superficially, disregard) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dont' just skim over the text when studying, read it carefully. Skim over the music score to see where the clarinet starts playing. |
üstüne çıkmakphrasal verb, transitive, inseparable (move just above) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) It's amazing to watch a flying seagull skim over the waves. |
göz gezdirmekphrasal verb, transitive, inseparable (read in a cursory way) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Read chapter 1 carefully, but just skim through chapter 2. |
yağı alınmış sütnoun (low-fat dairy milk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Drinking skim milk's like drinking white water - I prefer 2% milk. |
İngilizce öğrenelim
Artık skim'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
skim ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.