Endonezya içindeki dara ne anlama geliyor?

Endonezya'deki dara kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte dara'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki dara kelimesi güvercin, kan anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

dara kelimesinin anlamı

güvercin

noun

Jika korban itu dari jenis unggas, binatang korban itu haruslah berupa tekukur atau burung dara muda.
Eğer kuşlardan bir kurban sunuluyorsa, kumru ya da güvercin yavrularından olmalıydı.

kan

noun

Daha fazla örneğe bakın

Yang satu Dara Singh, dan yang satunya Dharmendra.
Biri Dara Singh, diğeri ise Dharmendra.
11 ”’Jika ia tidak mampu+ menyediakan dua ekor burung tekukur atau dua ekor burung dara muda, maka sebagai persembahannya karena dosa yang telah ia lakukan, ia harus membawa sepersepuluh efa+ tepung halus untuk persembahan dosa.
11 Eğer iki kumru veya iki yavru güvercin sunmaya gücü yetmiyorsa,+ o zaman işlediği günaha karşılık onda bir efa*+ ince unu günah sunusu olarak getirecek.
Bagaimana nasib Yerusalem, ”anak dara Yehuda”, menggambarkan Susunan Kristen, menurut Ratapan 1:15?
Yeremyanın Mersiyeleri 1:15’e göre “Ere varmamış Yahuda kızı” Yeruşalim’in başına gelenler Hıristiyan Âlemi için neye işarettir?
Romeo! tidak, bukan dia, meskipun wajahnya menjadi lebih baik dari setiap manusia, namun kakinya unggul semua laki- laki, dan untuk tangan dan kaki, dan tubuh, - meskipun mereka akan tidak akan berbicara di, namun mereka adalah masa lalu membandingkan: ia tidak bunga kesopanan, - tapi aku akan menjamin dia sebagai lembut seperti anak domba yang. -- Go cara- Mu, dara; melayani Allah.
Romeo! hayır, o değil, yüzünü daha iyi olabilir ama herhangi bir adamın, henüz bacağını tüm erkeklerin üstünlük ve bir el ve bir ayak ve bir vücut, onlar üzerinde konuşulması değil olması rağmen, yine de Geçmişte karşılaştırabilirsiniz: o, nezaket, çiçek değil, ama ben bir kuzu olarak onu en nazik garanti edeceğiz. -- Senin yollarını git wench, Allah'a kulluk.
”Hal itu terjadi supaya genaplah yang difirmankan TUHAN [Yehuwa] oleh nabi: ’Sesungguhnya, anak dara itu [menurut Septuaginta dalam basa Yunani] akan mengandung dan melahirkan seorang anak laki2, dan mereka akan menamakan Dia Imanuel’—yang berarti: Allah menyertai kita.
İmdi, peygamber vasıtası ile RAB [Yehova] tarafından söylenen: “İşte, kız gebe kalacak, ve bir oğul doğuracak, ve onun adını İmmanuel koyacaklar;”—bu da, Allah bizimledir, diye tercüme olunur—sözü yerine gelsin diye, hep bunlar vaki oldu.
" Dara sedikit ́th ́ Seni tha dari India? " Tanyanya.
" Hindistan Sanat tha ́inci ́ biraz zamparalık? " Diye sordu.
7 ”’Namun, jika ia tidak mampu menyediakan seekor domba,+ maka sebagai persembahan kesalahannya karena dosa yang telah ia lakukan, ia harus membawa dua ekor burung tekukur+ atau dua ekor burung dara muda kepada Yehuwa, satu untuk persembahan dosa+ dan satu untuk persembahan bakaran.
7 Eğer kuzu sunmaya gücü yetmezse,+ o zaman işlediği günaha karşılık Yehova’ya suç sunusu olarak iki kumru+ veya iki yavru güvercin getirecek; bunlardan biri günah sunusu,+ diğeri de yakılan sunu olacak.
Secara genetik, burung dara ekor pita adalah keturunan burung dara pelintas yang masih hidup.
Genetik olarak bant kuyruklu güvercin zaten büyük oranda yaşayan bir göçmen güvercin.
Selaput dara tidak memiliki fungsi anatomi yang diketahui.
Kızlık zarının anatomik olarak bilinen bir fonksiyonu yoktur.
Dengan apa aku akan menyetarakan engkau, sehingga aku dapat menghibur engkau, hai, anak dara Zion?
Ey el değmemiş Sion kızı, neyi senle bir tutayım da seni teselli edeyim?
Satu Pappardelle, satu Foie Gras, satu Halibut, satu burung dara.
Bir Pappardelle, bir Foie Gras, bir kalkan, bir güvercin.
(Lukas 1:31) Lalu, pada hari ke-40, mereka membawanya dari Betlehem ke bait di Yerusalem, yang berjarak beberapa kilometer, dan mempersembahkan korban pentahiran yang ditentukan Hukum bagi orang miskin —dua tekukur atau dua burung dara.
Sonra 40. gün bebeği birkaç kilometre uzağa, Beytlehem’den Yeruşalim’deki mabede götürdüler ve Kanunun yoksul kişiler için izin verdiği arınma sunusunu (iki kumru ya da iki güvercin) sundular.
Jadi ada gen untuk ekor pendek pada burung dara ekor pita, gen ekor panjang pada burung dara pelintas, dan seterusnya dengan mata merah, dada berwarna persik, kawanan, dan sebagainya.
Bant kuyruklu güvercinde kısa kuyruk için, göçmen güvercinde uzun kuyruk için genler var ve kırmızı göz, şeftali rengi göğüs, sürüleşme ve diğerleri için de böyle.
Ini adalah bibi Dara.
Bu teyzen Dara.
Tapi, seperti dara misbehav'd dan cemberut, Engkau pout'st pada keberuntungan Mu dan cinta- Mu:
Ama misbehav'd ve somurtkan bir zamparalık gibi, sen, senin servet ve senin aşkının üzerine pout'st:
Saya mulai dengan menceritakan istri saya, Ryan Phelan, yang menjalankan bisnis bioteknologi yang dikenal dengan DNA Direct, melalui dia, salah seorang koleganya, George Church, salah seorang perekayasa genetika handal yang ternyata juga terobsesi dengan burung dara pelintas dan dia sangat yakin bahwa metodologi yang sedang digarapnya akan bisa menghasilkan sesuatu.
Ben, DNA Direct isimli bir biyoteknoloji şirketi yöneten eşim Ryan Phelan ile ve onun aracılığıyla bir meslektaşı, kendisi de göçmen güvercinlere saplantılı olan ve üzerinde çalıştığı metotların bunu hakikaten yapabileceğine inanan genetik mühendisi George Church ile başladım.
Jika korban itu dari jenis unggas, binatang korban itu haruslah berupa tekukur atau burung dara muda.
Eğer kuşlardan bir kurban sunuluyorsa, kumru ya da güvercin yavrularından olmalıydı.
Belum lama ini, dikatakan terdapat sekitar 25 juta ekor burung dara-laut sayap-hitam yang dengan rutin bersarang di sana.
Geçenlerde yaklaşık 25 milyon isli deniz kırlangıcının, her zaman oraya yuva yaptığı bildirildi.
Karena burung dara biasanya hidup menetap di suatu wilayah, tingkat kadmium, kromium, tembaga, dan timbal yang dideteksi pada bulu mereka dapat menjadi indikator yang akurat untuk polusi setempat.
Güvercinler sabit bir yerde yaşadıklarından, tüylerindeki kadmiyum, krom, bakır ve kurşun seviyeleri yerel kirliliğin doğru bir göstergesi olabilir.
Jika Anda merubah bagian itu dengan bagian burung dara pelintas, Anda akan memperoleh burung yang telah punah itu, mendekut kepada Anda.
Bu parçaları göçmen güvercin parçalarıyla değiştirirsek, soyu tükenmiş türü yeniden size öterken buluyorsunuz.
Aku menungganginya selama enam tahun sampai ia memecahkan selaput daraku.
Kızlık zarımı yırtana kadar 6 yıl boyunca binmiştim.
Bandingkan dengan burung yang dikenal—pipit, robin, dara, atau falkon.
Serçe, kızılgerdan, güvercin ya da şahin gibi, tanıdığınız bir kuşla karşılaştırın.
Atau burung daranya?
Güvercinler de olabilir.
Sang juara migrasi sedunia —dara-laut artika— berkembang biak di sebelah utara Lingkaran Arktik tetapi selama musim dingin bermigrasi ke Kutub Selatan.
Göç ederken en fazla yol kat eden kuş olan kutup sumrusu, Kuzey Kutup Dairesinin kuzeyinde ürese de kış gelince Antarktika’ya göç eder.
Aku berdara di mobil bersama anak2.
Um.. ben çocuklarla arabadaydım.

Endonezya öğrenelim

Artık dara'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.